29 Ekim 2014 Çarşamba

Siyah Dantel Aplikeli Kırmızı Etek/ Black Lace Applicated Red Skirt

Önceki postta yorgunluktan, bezginlikten eteğim hakkında ayrıntı verememiştim...
bu eteği kendindik.com'un sahibesi sevgili İrem hanımın düzenlediği Cumhuriyet bayramı etkinliği için diktim...

Eteğin dikim aşamalarının fotoğrafları yok... çünkü birşey dikeceğim zaman karar vermesi zaten uzun sürüyor... biçmesi ve dikmesi ise ayrı bir macera... boşuna demiyorum "çömez bir terzinin maceraları" diye... gerçekten de her dikişim ayrı bir macera oluyor...
Son dakikada yetiştirebilmek için çok uğraştım o yüzden fotoğraflamaya vakit bulamadım...

Çömezim çömez olmasına ama dikişe başlayalı neredeyse bir yıl olacak hala Burda dergisinden seçip de şöyle kalıpla adam akıllı birşey dikmişliğim yok... neden derseniz, hep kalıpla çalışmanın daha kolay olduğu söylenir ama bana nedense daha zor olacakmış gibi geliyor, belki de kalıpla uğraşmak gözümde büyüyor ama bu sefer sök, dik, düşün, çözüm ara daha fazla zaman kaybı yaşıyorum...

bende kalıp, fermuar ve astar fobisi oluştu hala bunlarla ilgili hiçbirşey yapmadım... laf aramızda fermuarlı giysileri de pek sevmem... hem lastikli giysiler daha rahat geliyor hem de elimdeki kumaşların çoğu esnek kumaşlar... zaten mağazalara da göz gezdirdiğimde hep beli lastikli astarsız etekler moda bu aralar...

Gene konuyu çok dağıttım değil mi?... kırmızı eteğimize dönelim...

öncelikle eteğin dizaynında aşağıdaki modelden ilham aldım... görür görmez bu tarz birşey dikmeliyim diye düşündüm... dantel sevdamı bilmeyen kalmadı herhalde... fakat planlarıma göre eteğim klasik kloş bir etek olacaktı...


Kloş etekleri vücut tipime çok yakıştırdığım için önceden her zaman lazım olur diye hazırladığım kalıbımı kullandım fakat kumaşım yetersizdi... ne yaptım bilmiyorum sanki bel kısmı çok geniş oldu gibi geldi boyu da çok kısa oldu mecburen... ben de kloşun bir kısmını kestim volan gibi birşey oldu... :)

üst kısmı için şuradaki tepe tepe kullandığım eteğimden kalan kumaşı kullanmak istedim ama kumaş çok ince ve esnek olduğu için hoş durmayacağından telaladım... fakat yine ne aksilik ki ön parça hafif esnek olurken arka parça çok sert oldu... meğer telanında yönü varmış bunu da öğrenmiş oldum... telayı çıkarıp tekrar yaptım neyse...

Eteğin üst parçası için normal bir insan ne yapar?... Klasik düz dar etek kalıbına göre biçer pensini ayarlar falan... ben ne yaptım? Yine kafama göre takıldım uğraştım da uğraştım... ayrıntısını paylaşamayacağım saçmaladım işte anlayın... başa çıkamayınca da sonunda Burda dergisine yumuşak geçiş yaparak ilk kez kalıp çıkardım ve kumaştan arta kalanı ( kese kese ne kaldıysa) bu kalıba uydurmaya çalıştım... bu arada içinde tela olan bir kumaş astarsız kullanılıyor mu ben hiç rastlamadım ama benimki öyle oldu... :)

Belinde tabii ki benim klasiğim olan lastik kullandım... fakat lastiğin ya da dikişin üstten görünmesini istemediğimden lastiği kumaşa sabitledikten sonra dönmemesi için yan dikişlerden makinede, ön ve arkadan elde minik dikişler attım... eminim literatürde böyle birşey de yoktur... :)



Eteğin boyunu kıvırırsam çok kısalacaktı o yüzden bilmiyorum etek ucuna biye yapılıyor mu ama ben yaptım çok da güzel oldu... etekte en beğendiğim ikinci kısım... üstelik geçenlerde öğrendiğim şu harika tekniği kullandım... bu tekniği öğrendiğim çok iyi oldu çünkü özellikle yakada biye taktıktan sonra geçilen üst dikiş düzgün değilse çok dikkat çekiyor...


Önden dikiş görünmüyor...


İçten görünüşü ise bu şekilde...

Ve işte eteğimin en beğendiğim detayı olan dantel aplikesi... geçen yıl İstanbul pazarlarından aldığım pek çok şeyden biri... aslında elde dikecektim makinede dikmeye cesaretim yoktu başta ama pilim bitmişti... elde çok uzun süreceğini düşündüm artık bir an önce bitirip yatmak istiyordum sabah törene gidecektim... bir deneyeyim dedim yapabildiğimi görünce devam ettim...



Çok uğraştım akıllandım... ben de artık yarım saatte dikip giymek istiyorum... yarım saatte olmasa da bir günde bitirmeye de razıyım.. o yüzden artık kalıpla çalışacağım... zaten bir sürü dikmek istediğim model var... ve artık fermuar,

Yaşasın Cumhuriyet!



Bu postu gecenin ikisinde uykusu gelmiş, çok yorgun ve moralsiz bir şekilde yazıyorum...
Sevgili Kendindik İrem'in bu yıl 3. düzenlenen "En güzel kırmızı-beyaz" etkinliğine çömez bir terzi olarak ben de katılmak istedim... birkaç ay önce de basit bir bluz kalıbından değişik modeller oluşturma etkinliğine çok katılmak istememe rağmen bazı nedenlerle katılamamış ve çok üzülmüştüm... bu kez inat ettim ve bu saatte kırmızı eteğimi bitirebildim...
üstelik gündüz iki grup misafirimi ağırladıktan sonra...
her zamanki huyumdur...durdum durdum yine son güne bıraktım... artık neyime güveniyorsam...
tam eteği hem etkinliğe hem de yarınki törene yetiştirdim diye sevinirken Cumhuriyet bayramı etkinliklerinin iptal edildiğini öğrendim...
Yani bu postu hem çok yorgun hem de büyük bir moral bozukluğuyla yazıyorum...
fotomun kusuruna bakmayın bu moralle gecenin bu saatinde alelacele çekilen fotoğraf ancak bu kadar olur..

Güncelleme:

Eteğimin yapılış macerası burada...


İşte bugünkü Cumhuriyet Bayramı kutlamalarından birkaç poz...




iptal edildi deyince koronun da iptal edileceğini sanmıştım fakat edilmemiş...



 Tüm kırmızı-siyahlılar buraya!...


Programı hazırlayan Türkçe öğretmenimiz...

biliyorum ceketimin kolları çok uzun en yakın zamanda kısaltmam lazım...kombinim daha iyi olabilirdi... içime giydiğim body uygun değil ama havanın soğuk olduğunu görünce son anda giydim... mesela boynuma kırmızı bir kolye yapabilirdim vs... herşeyi son dakikaya bırakırsam ancak bu kadar olur... ama eteğimden çok memnunum... :)


YAŞASIN CUMHURİYET!!!

26 Ekim 2014 Pazar

DIY Kumaşla Düğme Kaplama / DIY Making Fabric Covered Buttons

Yatak başlığımızın malzemelerini temin ederken beyaz vinlekse uygun krem rengi üzerinde antik desen bulunan şu güzel düğmeleri almıştım...


bu düğmelere sanırım ayaklı düğme deniliyormuş... aslına bakarsanız çok da seçme şansım yoktu... hem ayaklı, hem sağlam, hem bu boyutlarda, hem de uygun fiyatlı olmasını istediğimden satış elemanının bana gösterebildiği sadece bu düğmelerdi...  aslında görür görmez çok da hoşuma gitmişti... krem rengi olduğu için ve "nasıl olsa kumaşın içine biraz gömülecek belki fazla sırıtmaz" diyerek aldım... çünkü düğme kaplamayla uğraşmak istemiyordum...

Fakat yatak başlığını yapmaya başladığımızda ahşap üzerinde düğme yerlerini işaretleyip baklavaları oluşturdum... şöyle bir önizleme yapayım bakayım diyerek düğmeleri işaretlediğim noktalara yerleştirdim... bir de ne göreyim... hepsi değişik bir tarafa bakan bir sürü göz... çerçevesiz göz... kurukafa gözü...


bilmiyorum siz nasıl görüyorsunuz ama ben öyle gördüm... ve hiç hoşuma gitmedi tabii ki... yatak odasında bir sürü kurukafa gözü tam tependen sana bakıyor... insan loş ışıkta korkar yani... :)))

Neyse iş başa düştü ne yapacağız?... kaplayacağız mecbuuur...

Şu bizim herşeyi evlerinde yapan Amerikalılar var ya... onların düğme kaplama setleri var... Türkiye'de vardır da belki ben bilmiyorumdur dedim gördüm ki Tchibo'ya gelmiş ama tükenmiş... üstelik indirimdeymiş... :(((

"kaçırdık tüh!" dedim ama zaten yatak başlığı ile ilgili bir sürü kaynak taramış olduğumdan düğmesini kendi kaplayan Amerikalılar da görmüştüm... fakat onların düğmeleri bile bir değişik kardeşim!...

Bu sebeple ben Türk işi nasıl kapladım onu göstermek istiyorum...

Biliyor musunuz önceleri bazı şeyleri nasıl yaptığımı anlatayım diye düşünüp  "e bunu anlatan bir sürü benden usta blog yazarı var benim haddime mi düşmüş" diyerek vazgeçiyordum... ama sonraları yanlış düşündüğümü farkettim... çünkü ben bir konuda bilgi ararken kim ustaymış kim değilmiş diye değil görsel ve anlatımsal olarak en iyi olana bakıyorum... bazı bloglarda fotoğraflar ya çok bulanık, ya çok küçük, ya anlatım basit ve anlaşılır değil.. bazı yabancı kaynaklar çok iyi fotoğraflamış fakat dediğim gibi bazı şeyleri bizim ülkemize uymuyor...

üstelik blog yazmanın da bir amacı var... başta başkalarına yardımcı olmak... kendini anlatmak, ama bunun yanında çok takip edilmek, çok tıklanmak da geliyor tabii ki... e bana gelen konuğumu neden hemen göndereyim değil mi yani... azıcık bende misafir olsun... diğer postlarımı da biraz gezsin... bir çayımızı, kahvemizi içsin değil mi ya?... öyle merhaba deyip hemen gitmek var mı canım?... :)))

Hep blog yazarken çenem düşüyor nedense...

Konumuz neydi?... hah düğme kaplama... tamam tamam geçiyorum konuya...

Önce kumaşımızın üzerine düğmemizi koyup ölçelim... kumaşın çevresine teğel geçip iki ipin ucu da üstte kalacak şekilde üzerine düğmeyi yerleştirelim... ( şekilde kumaşı ters koymuşum kaale almayın... diğer posttan link atmak için acele hazırladım daha sonra düzeltmeler yapacağım)


teğelleri büzüp düğüm atalım... düğüm atarken büzgü gevşiyorsa üzülmeyin az sonra iyice sıkıştıracağız...


Şimdi her seferinde ipliğin olduğu yerden karşı çaprazına teğelden ( kumaşa batmayın) ipi geçirin... bu işi hala iğneyle yapıyoruz dikiş diker gibi...


Bu şekilde hep karşı çaprazına gelerek bir yandan ipi sıkın, kumaşın iyice büzüldüğünü göreceksiniz...


Yine başladığımız nokaya döndüğümüzde ( iki tur da dönebilirsiniz daha iyi olur) ipleri birbirine bağlayıp sıkıca düğüm atıyoruz...

İşte bu kadar!... düğmenin arkadan ve önden görünüşü...




Rengarenk düğmeler kaplansa neler yapılır neler... çok şekerler değil mi?!...



Not: yukarıdaki fotoğraf www.etsy.com sitesinden alıntıdır!...

DIY Kapitone Yatak Başlığı Yapımı/ DIY Tufted Capitone Headboard Tutorial


                

Ohh!... Nihayet aylardır malzemeleri hazır eşimin keyfini bekleyen yatak başlığımızı bitirebildik...
önceki postta da dediğim gibi internette özellikle youtube da yatak başlığı yapımı ile ilgili yığınla yazı, görsel ve video mevcut...

"şu Amerikalılar bir harika dostum!" :) A'dan Z'ye anlatmadıkları, öğretmedikleri konu neredeyse yok diyebiliriz... adamlar meslek sırlarını bile veriyorlar rahatlıkla... DIY yani "Do It Yourself" yani "Kendin  Yap" modası da onlardan geçmedi mi bize?...

aslında bizim millette öyle bir adet yoktu eskiden... en basitinden komşu teyzeden beğendiğiniz bir tarifi istediğinizde bir malzemesini eksik söylemez miydi?... işin erbaplarından, ustalarından sadece onun yanında çalışan çıraklar, kalfalar öğrenmez miydi o işin püf noktalarını ya da nasıl yapıldığını?...

Ama günümüzde internet icat oldu mertlik bozuldu... örneğin ben bir ara şeker hamurlu kurabiye, pasta, pop kek yapımına heveslenmiştim de bütün bildiklerimi hiç kursa gitmeden internetten öğrenmiştim... merak ederseniz buradan bakabilirsiniz...

sonra dikiş... sadece ortaokulda gördüğümüz elişi dersinde ( bence şimdiki teknoloji tasarım dersinden kat kat faydalıydı) öğrendiğim birkaç temel dikiş tekniğinden başka hiçbir bilgim olmadığı halde internetteki yerli, yabancı dikiş blogları sayesinde bayağı birşeyler öğrendim... bu vesile ile bir kez daha buradan teşekkürü bir borç bilirim sevgili blogger arkadaşlarım... :)

Gelelim konumuza... biliyorsunuz yakın bir zamanda eski evimizi satıp yeni bir eve taşındık... eski evimizde yatağımızın başucu ve çevresi özel yaptırdığımız dolaplarla kaplıydı dolayısıyla yatak başlığımız da bu dolabın bir parçası durumundaydı... (resmini ne yazık ki yükleyemiyorum çünkü hala evimizde internet bağlantısı yok... resimler masa üstü bilgisayarında ve ben postlarımı cepten hazırlıyorum...) dolayısıyla o dolaplar sabit olduğu için diğer evde kaldı...

oğlum yeni odasında kırmızı yatak başlığını istemeyince ben de o sapasağlam başlığı atmaya kıyamadım ve yatak başlığının arka tarafının bizim yatak odamıza çok uyduğunu görünce "başlığımız yok, olana kadar bari onunla idare edelim" dedim... ama başlık tek kişilik bizim yatak çift kişilik... mobilya bakarken birkaç yere yatak başlıklarının fiyatını sormuştum çok pahalı gelmişti... bu sebeple yatak başlığını kendimiz yapmaya karar verdik...

eşimle ben genelde ev ile ilgili "eğer elimizden geliyorsa" herşeyi kendimiz yapmayı tercih ederiz... mesela şurada olduğu gibi şömine bile yapmıştık eski evimizde... :)
çünkü (sakın kimse üstüne alınmasın ama) hem parayla yaptırdığımızda işçilik genelde istediğimiz gibi olmuyor (hatta tepem atıp da dikiş makinesi alma sebebim bile budur), hem de kendimiz yaptığımızda çok daha ucuza mal oluyor... ayrıca en güzel tarafı da ( bunu yaşayan bilir) "ben yaptım" demek müthiş güzel ve gurur verici birşey!... :)

Evet nihayet geldik yatak başlığımızı nasıl yaptığımıza... öncelikle belirtmek isterim ki youtube dan izlediğim videolarda pek çok değişik teknik kullanıldığını gördüm... ama şahsen benim en aklımda kalan, en beğendiğim teknik şu videodaki bayanın kullandığıydı...  arkada görünen bir sürü yatak başlığından da anlaşılacağı üzere kendisi bence gerçekten işinin ustası... onun dışında pek çok amatörün de videoları mevcut... fakat onlar çok şanslılar çünkü Türkiye'de olmayan pek çok alet, edevat v.s. gibi şeylere alışveriş merkezlerinden kolayca ulaşabiliyorlar...

Bizim şu koca İzmir'de Koçtaş'tan başka alternatifimiz maalesef yok şu anda... Praktiker vardı kapandı, Baumax açılmıştı çok sevinmiştik, o da çok kısa bir süre dayanabildi, eşimle çok üzüldük... Tekzen desen sebebini hiç anlayamadığım bir sebeple İzmir'e şube bile açmıyor...
mail attım tatmin edici bir cevap alamadım...

Bu sebeple aslında bizim yaptığımız Türkiye olanakları dahilinde pek çok tekniğin karışımı oldu diyebiliriz... yani birebir şuradan görerek yaptım diyemem...

gelelim yapım aşamalarına:

-yatağımızın eninden azıcık uzun ( yatağımız 150 cm, başlığın eni 153 cm), boyu ise istediğiniz yükseklikte ( bizimki prizi kapatmaması için 50 cm) olacak şekilde marangoza ahşap kestirttik (sunta da olur)...


Amerikalılar ne mi kullanıyor? Büyük çoğunluğu üzerinde hazır delikleri bulunan ve pek çok işe yarayan şu suntayı (ağlamak istiyorum sayın seyirciler!) Böylelikle hiç ölçüp biçmeye ve delmeye gerek olmadan düğmelerin nereye denk geleceğini kolaylıkla işaretleyebiliyorlar...

fakat biz ne yaptık? Önce ahşabın enden tam orta noktasını hesapladık, sonra da boydan... ben 50 cm'e üç sıra düğme koymayı uygun bulduğum için boydan eşit dört kısım belirledim...

yani enden 153÷2= 76.5 cm,



boydan 50÷2=25 cm ( 25÷2= 12.5 cm lik dört bölge oldu)


İkisinin kesişimi ile ahşabın tam orta noktasını belirledim...

Sonra enden her sıraya tahmini olarak aldığım düğmeleri kaçar adet ve hangi sıklıkta yerleştireceğime karar verdim... 1. ve 3. sıraya sekizer adet, 2. sıraya ise 7 adet ve 20'er cm aralıklı olacak şekilde yerleştirmeyi uygun buldum...



baklava şeklinde yapmak istiyorsak düğmeleri çapraz yerleştirmemiz gerekiyor)...  yani örneğin 1. sıranın 10. cm'inin tam altına ikinci sıranın düğmesi denk geliyor...

bu aşamada karar tamamen size kalmış... daha sık aralıklı da yapabilirsiniz ama ne kadar çok düğme o kadar çok iş demek... öte yandan çok seyrek aralıklı ya da çukur olmayanlar ise hiç hoş durmuyor bence... (size bazı kötü örnekler göstermek isterdim ama yapanlara saygısızlık etmek istemediğimden paylaşmıyorum)

- ahşap ile birebir aynı ölçülerde sünger... ne kadar bombeli olmasını istiyorsanız o kadar kalın bir sünger seçmelisiniz... bizimki 5 cm kadardı fakat keşke daha kalın alsaymışız diye düşündük... bir de süngerimiz sertti... daha yumuşak olursa daha iyi olabilirdi... bunlar hep tecrübe işte... bir daha kapitone yaparsam (ki çok sevdim bazı şeyler düşünüyorum ilerde) daha iyi malzemelerle daha kolay ve güzel yapabilirim diye düşünüyorum...


-ahşabı kapladıktan sonra arkada pay kalacak kadar yani enden ve boydan en az 15-20 cm daha büyük elyaf ( parça elyaf değil yekpare rulo şeklinde olanlardan)

-en az elyaf kadar büyüklükte kumaş veya deri ( ben beyaz vinleks kullandım)

-istediğiniz kadar ayaklı düğme ( sağlam olmalı )



-sağlam naylon bir ip ( biz inşaatlarda kullanılan duvarcı ipi kullandık)



-iki adet çuvaldız


-zımba makinesi ( mümkünse kaliteli olsun, çok önemli!... çünkü biz eşimin önceden basit işler için almış olduğu ucuz bir zımba aleti kullandık bu yüzden bizi bayağı uğraştırdı)


-ve makas

İlk maddede anlattığım şekilde önce orta noktayı bulduktan sonra düğmelerin geleceği noktaları işaretleyip matkap ile deldik...


Süngeri silikon ile yapıştırdık...


Amerikalılar şuradaki gibi sprey bir yapıştırıcı kullanıyor...

Ahşabın arka tarafından süngerin olduğu yöne doğru çuvaldız batırarak deliklerin yerlerini bir kez de sünger üzerinde kalemle işaretledik...




sonraki aşamada işaretlediğimiz yerleri düğmenin büyüklüğünden biraz daha geniş olacak şekilde oyuyoruz... (Amerikalılar'ın kimisi özel bir alet kullanmış, kimisi metal boru ile delmiş, kimisi de bıçakla oymuş...) biz ise Türk usulü, dolma yaparcasına kabak oyacağı ile oyduk!... :))))




Bu arada uğraşmamak için krem rengi aldığım üzerinde antik hoş desenler olan düğmelerin göz gibi durduğunu görünce düğmeleri kaplamaya karar verdim... 

bu iş bayağı oyaladı beni... ama aldım kucağıma tepsiyi geçtim tv'nin karşısına düğmeleri tek tek kapladım, iyi ki de kaplamışım... zira yatak odamda her an bir sürü gözün beni izlemesini hiç istemezdim doğrusu ıyyy!... :)))



Düğmeleri nasıl kapladığımı burada anlatıyorum...

Şimdi sıra geldi elyafla kaplamaya... başlığın üzerine elyafı yaydıktan sonra arka yüzünden 10-15 cm içeriden zımba makinesi yardımıyla sabitliyoruz... fazla payını kesiyoruz...



Bu aşama da bitti... evet geldik artık esas aşamaya yani kapitoneleri oluşturmaya...

ama bundan önce iğne ve ipliği ayarlamamız lazım tabii ki...

İpliği iğneden geçirip düğüm atıyoruz... (ben ipliği geçirirken overlok makinesinin cımbızını kullandım çok işe yaradı)



daha sonra ipi 20-30 cm kadar uzun bırakıp diğer ucunu eşitleyerek kesiyoruz ve iki ucu da çuvaldızdan geçiriyoruz...



Kumaşın kaymaması için mutlaka en orta noktadan başlıyoruz... iki adet çuvaldızımız vardı... birini arkadan öne doğru gönderip diğer çuvaldızı saplayacağımız yeri belirliyoruz...



İğneyi batırdıktan sonra arkadan ipi iyice gerdirip önden düğmeyi bastırarak düğmenin çukurda kalmasını sağlayacak şekilde arkadan ipi zımbalıyoruz...




iyice sağlam olması için birkaç zikzak çizerek zımbalamaya devam ediyoruz...

Kapitoneyi yaparken çizmeniz gereken sıra orta noktadan başlayıp çapraz sırayla gitmeniz... yani orta noktanın sağı (veya solundaki, seçim size kalmış) üst çapraz, sonra alt çapraz, sonra ikisinin çaprazı olan orta sıradaki nokta... tekrar üst-alt-orta...

İşte bakın oluşmaya başladı bile!... ne kadar güzel görünüyorlar değil mi?... şu kapitoneyi kim bulmuşsa valla bravo diyorum!... :)


Kapitoneleme aşamasında bayağı zorlandığımızı itiraf etmeliyim... hem süngerimiz sert olduğu için, hem kullandığımız vinleks kalın olduğu için, hem de zımba aletimiz verimsiz çalıştığı için bayağı uğraştık... başlığı dik durumda tutup ön tarafına ben, arka tarafına eşim geçti... o çuvaldızı arkadan gönderdi, ben düğmeli olan çuvaldızı ön yüzünden gönderdim... o ipi iyice çekti ben önden düğmeyi bastırırken o arkadan zımbalama işini yaptı... zımba makinemiz önceleri daha iyi çalışırken sonraları zımba atamamaya başladı... Amerikalıların elektrikli, pompalı zımba makineleri var... tak tak tak!... üç atışta tamamdır... kimileri de zımba kullanmak yerine daha farklı yöntemler kullanmışlar... burada olduğu gibi...

Bu arada ben elimle çapraz düğmeler arasında oluşan pilelere şekil verdim...  yardımcı araç olarak şiş kebap yapmak için kullanılan enli ahşap şişlerden birini kullandım... sivri tarafını değil tabii ki... :)



pile yapmak çok önemli kapitoneyi kapitone yapan etmenlerden biri bence... yapmayan da var hiç hoş durmuyor...

Son aşamada kenarları yapıyoruz... düğmelerin hizasından yine pile yaparak zımbalıyoruz...


köşeleri nasıl yaptığımı sormayın ben de bilmiyorum... :)))
şaka bir yana evirdik, çevirdik, kestik şöyle birşeyler yaptık...



bu konuda youtube' daki videolardan yararlanabilirsiniz... ya da şuradaki  veya buradaki gibi de yapabilirsiniz...

İşte başlığın bitmiş halinin arka yüzden görünüşü... :)


Son olarak başlığı eski başlığımıza monte ettik ve yaklaşık 100 tl'ye şık bir yatak başlığımız oldu... "ben yaptım" demek ise paha biçilmez!... :)




Bizim işlem tamamdır!

Sıra sizde... yok eğer "amaan ben o kadar uğraşamam" derseniz, aynı aşamaları yani ahşap-sünger-elyaf-kumaş sırasını takip ederek kapitonesiz düz bir başlık da yapabilirsiniz... mesela kumaşı desenli seçebilirsiniz...

ayrıca pinterestte daha farklı yatak başlığı alternatifleri de mevcut...

Keyifli DIY'lar dilerim efenim!... :)